Müzik ve film arşivinizi derinizde saklayabilseydiniz nasıl olurdu?
wikicommons
Yok efendim flash bellekmiş, bulutmuş, sabit diskmiş — geçtik artık bunlar. Peki eğer dijital verilerinizin her bir parçasını derinize -yanlış duymadınız derinizden bahsediyoruz- kaydedip, saklayacağınızı söylesek ne derdiniz? Harvard Tıp Okulu araştırmacılarının uzun vadedeki amacı tam olarak bu. Araştırmacılar akıl almaz gibi görünen bu hedeflerine giden yolda ilk adımlarını attılar. Bir grup bakterinin DNA’sına kısa bir video dosyası yüklediler. Böylece tarihte ilk kez sentetik maddelerin değil canlı bir organizmanın, tek hücreli canlıların doğal yapısı içerisine bir video kaydedilmiş oldu.
Araştırma grubu genleri düzenlemeye imkan veren CRISPR sistemini kullanarak E.Coli bakterilerinin genlerinin içine tarihteki ilk hareketli görüntülerden birisi olan “hareket eden at” videosunu eklediler. Video önce 5 farklı kareye ayrıldı ve her bir kare tek renkli piksellerine bölündü. Ardından her bir renge karşılık gelen DNA kodları oluşturdular ve bir araya gelecek şekilde dizdiler. Her bir bakteri DNA’larına yüklenen videonun kırpıntılarını taşıyordu ve bir araya getirildiklerinde parçaları geri okumayı ve bir araya getirerek videoyu tekrar oynatmayı başardılar.
Aslında dijital verinin bu şekilde kaydedilmesine ilk kez şahit olmuyoruz. 2003 yılında kısa bir mesajın DNA içerisine gömülmüştü ve yakınlarda DNA verileri üzerine kaydedilmiş bütün bir bilgisayar işletim sistemini de gördük. Başka bir araştırma ekibi DNA üzerine şiir yazmaya çalışıyor. Ancak son gerçekleştirilen video deneyi sentetik maddelerin değil de canlı varlıkların üzerine bu kadar karmaşık bir veri yazma ve okuma işleminin başarılması bakımından ve üstünden geldiği zorluklar da hesaba katıldığında bir ilk olma özelliğine sahip. Daha önceki deneylerde kullanılan DNA’ların yaşayan bir organizma üzerinde olmadığını hatırlatmakta fayda var. Sonuçta yaşayan organizmalar sürekli olarak hareket eden ve değişen varlıklar olduğundan DNA’larına veri yüklemek ve o veriyi yeniden okuma konusunda güvenli bir ortam oluşturmadıkları düşünülüyordu. İşgalci virüsler gibi pek çok etken canlıların bünyesindeki DNA’yı değiştirecek şekilde kendi genetik kodlarını ev sahibi canlının genetik kodları arasına yazmaya çalışır ve ev sahibi organizmada buna karşı bir savunma olarak bu eklenen yabancı bilgileri gen dizisinden silmeye çabalar. Yeniden oynatılan videonun titrek ve bulanık olmasının sebebi de. Her ne kadar görüntü kalitesi düşük olsa da bu kısa film yine de çığır açtı.
Yeni sabit disklerimiz (E.coli bakterisi)
Dünya her saniye inanılmaz miktarda dijital veri üretiyor ve bilim adamları bir yandan bu verinin hacmi ile baş edebilmek bir yandan da üretilen veriyi koruyacak daha güvenli yollar için yürüttükleri arayışta DNA’yı etkin bir olasılık olarak görüyorlar. Nükleer patlamalar, yüksek radyasyon ve aşırı sıcaklık dalgalanmaları veri merkezlerini yok edebilirken, bazı bakteriler bütün zorluklara rağmen hayatta kalmayı başarabiliyor.
Vücudunuza veri yükleyebileceğiniz günler henüz uzakta olsa da, o gün gelene kadar bu tür çalışmalar bilimsel araştırma için çok değerli uygulamalar olarak ortaya çıkıyor. Araştırmanın arkasındaki bilim insanları en sonunda hücrelerin içinde ve çevresinde olup bitenleri kaydedebilecek “yaşayan algılayıcı”lar üretebileceklerini umuyorlar.
Yazar : Rachel England
Tercüme : Melih R. Çalıkoğlu
Kaynak : engadget.com
Yayın Tarihi : 13 Temmuz 2017