Melih R. ÇALIKOĞLU
Ege Denizi’nin masmavi suları, antik çağların en büyüleyici medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır. Batı medeniyetinin de beşiği olarak tanımlanan ve kabul edilen bu bölge, Miken ve Minoa gibi Batı’nın temeli kabul edilen Yunan Medeniyetini doğrudan doğuran Bronz çağı uygarlıkların beşiği olarak görülüyor. Ama bu tanımlamada bir sorun var. Zira Yunan medeniyetinin doğuşuna en az Miken ve Minos uygarlıkları kadar hatta belki daha fazla katkı yapmış Batı Anadolu uygarlığı olan Luwilerin hiç hesaba katılmıyor hatta yok sayılıyor olması. Luwi yazısı (hiyeroglif) komşu yazılardan çok daha uzun bir süre kullanılmaya devam etti (Kaynak: Dr. Eberhard Zangger Rehber Akademi Youtube Sunumu)Dr. Eberhard Zangger’in Gökhan Köksal’a v Rehber Akademisi isimli Youtube kanalında 10 Mart 2022’de bir mülakat vermiş ve bir saati geçen detaylı bir sunum yapmıştı. Mülakat, Ege’nin doğusundaki bu zengin ve çoğu zaman göz ardı edilen tarihi mirasın daha geniş bir kitle tarafından anlaşılmasına katkıda bulunması bakımından büyük bir öneme sahip. Mülakatın tamamını (https://www.youtube.com/live/-ELJGu_T4Ks?si=opnn-D6vynzSVTHi) linkinden izleyebilirsiniz.
Dr. Eberhard Zangger’in uzun yıllar yürüttüğü çalışmalar sonucunda ortaya koyduğu bulgular, bu unutulmuş topluluğun ve Anadolu’nun zengin tarihinin, Batı’nın kendini anlatma biçiminde nasıl kenara itildiğini ortaya koyuyor.
Dr. Eberhard, Luwiler’in, 1820’lerde yani Miken, Minoa ve Hitit uygarlıklarından çok önce keşfedilmiş olmalarına rağmen, Avrupa’nın bilimsel ve kültürel çıkarları doğrultusunda özellikle göz ardı edildiğini söylüyor.
Zangger’e göre aydınlanma döneminde ortaya çıkan Avrupa merkezci anlayış, ortak bir Avrupa anlayışı ortaya çıkarabilmek için tarihi Avrupa merkezli bir okumayla, yeniden şekillendirmiş. Bu süreçte, Batı Ege’nin Batı kıyısında yani Avrupa tarafından bulunan Miken ve Minos gibi proto-Yunan medeniyetlerini, Avrupa’nın kültürel ve tarihsel atası olarak benimsenmiştir. Bu Ege’nin Doğu kıyısında doğan ve bin yılı aşkın bir süre tüm komşu coğrafyalara etki eden Luwi medeniyetinin öneminin bilerek gölgelenmesi ve hatta yok sayılmaları sonucunu doğurmuştur.
Zangger, tek bir Avrupa anlayışının özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun 15. Yüzyıldan itibaren yükselişi ve Avrupa üzerindeki baskısının etkisi ile güçlendiğini öne sürüyor. ir. İstanbul’un fethi ve Viyana’ya kadar ulaşan Osmanlı etkisinin, Avrupa’da ortak bir kimlik ve tehdide karşı birlik anlayışını güçlendirdiğini söylüyor. Bu benim “ötekiliğin” kimlik oluşumundaki kuvvetli etkisi hakkındaki görüşlerimle de örtüşen bir bulgu. Avrupa siyasal toplulukları Doğu’dan gelen “ötekinin” bu baskı karşısında ortak bir Batı kimliği yani “biz” fikri yaratmışlar ve bu Avrupa Merkeziyetçi yaklaşım keşifler ve aydınlanma çağındaki bilimsel üretimi de etkileyecek şekilde bir siyasal etki doğurmuş gibi görünmektedir. İnsana ait her şeyde olduğu gibi din kadar bilimin de siyasetten bağımsız düşünülemeyeceğinin kanıtı olarak görebilirsiniz bunu. Sonuçta Avrupa kendi “biz”ini yaratırken “öteki” olarak tanımladığı Doğu’nun yani Anadolu’nun zengin tarihi ve kültürel mirasını bir kenara itmiştir. Luwi medeniyetinin -ki kendi hiyeroglif yazısını geliştirmiş, Hititlerden önce var olan ve Hititlerden çok sonra bile varlığını devam ettirebilen bir medeniyetten bahsediyoruz -, Batı tarih yazımında yer bulamamış olması bu açıdan bakıldığında ve Dr. Zangger’in anlattıklarını da hesaba katınca mantıklı görünmektedir.
Erken Yunan Düşünürlerinin Coğrafi Dağılımı (Kaynak: Dr. Eberhard Zangger Rehber Akademi Youtube Sunumu)Dr. Zangger’in sunumunu seyrettiğinizde etkileyici haritalar göreceksiniz. Bunlardan ilki , Batı medeniyetinin kökenlerine odaklanarak Batı Anadolu’nun ve Ege’nin Anadolu kıyılarındaki adalarının, yani Ege’nin doğu kıyılarının ve çevresindeki adaların bu gelişimdeki payını göstermek amacıyla hazırlanmıştır. Anadolu’nun, çok sayıda farklı medeniyeti bünyesinde barındıran zengin tarihinden süzülerek gelen kültürel ve bilimsel gelişmeler, bu harita üzerindeki isimlerle temsil edilmiştir. Homeros’un epik eserleri de dahil olmak üzere, Luwiler, Troja ve Batı Anadolu şehirlerinin Yunan medeniyeti ile etkileşimi, Batı düşünce tarihi üzerindeki bu etkinin kanıtlarıdır.
Dr. Eberhard Zangger’in sunumu için kullanılan bu harita, Batı medeniyetinin kökenlerine odaklanarak Batı Anadolu’nun ve Ege adalarının, yani Ege’nin doğu kıyılarının ve çevresindeki adaların bu gelişimdeki payını göstermek amacıyla hazırlanmıştır. Anadolu’nun, çok sayıda farklı medeniyeti bünyesinde barındıran zengin tarihinden süzülerek gelen kültürel ve bilimsel gelişmeler, bu harita üzerindeki isimlerle temsil edilmiştir. Homeros’un epik eserleri de dahil olmak üzere, Luwiler, Troja ve Batı Anadolu şehirlerinin Yunan medeniyeti ile etkileşimi, Batı düşünce tarihi üzerindeki bu etkinin kanıtlarıdır.
Bu harita üzerinde belirtilen isimler, Antik Yunan kültürünün oluşumunda önemli roller üstlenmiş ve Batı felsefesi, bilim, edebiyat ve sanat alanlarındaki temel yapı taşlarını oluşturmuş kişileri işaret etmektedir. Anadolu ve Yunanistan ana karasının bu tarihsel ve kültürel etkileşimi, Batı medeniyetinin kökenleri düşünülürken genellikle göz ardı edilen Anadolu’nun da rolünü kabul etmeyi gerektirir. Haritada yer alan isimleri ve özel olarak Batı medeniyeti ve genel olarak insanlık medeniyeti için önemlerini listelemeye çalışalım:
Batı Anadolu’dan Çıkan Önemli Kişiler:
Thales (Milet/Milet) – Batı felsefesinin babası, doğa olaylarının tanrısal müdahalesiz açıklanması.
Anaximander (Milet/Milet) – İlk kozmolojik modeli öne süren filozof.
Anaximenes (Milet/Milet) – Evrenin ana maddesi olarak havayı öne süren filozof.
Herakleitos (Efes/Efes) – Sürekli değişim ilkesini (“Panta rhei”) savunan filozof.
Anaksagoras (Klazomenai/Klazomenai) – Güneş ve Ay hakkındaki materyalist açıklamalarıyla bilinen filozof.
Melissos (Samos/Samos) – Varlığın bölünmezliğini savunan filozof.
Homer (İzmir/İzmir veya Sakız Adası/Sakız Adası) – “İlyada” ve “Odysseia” destanlarının şairi.
Yunanistan Ana Karasından Çıkan Önemli Kişiler:
Sokrates (Atina/Atina) – Sorgulayıcı öğretim tekniği olan Sokratik yöntemi geliştiren filozof.
Platon (Atina/Atina) – Batı felsefesi ve bilimi üzerinde etkili olan Akademi’nin kurucusu.
Aristoteles (Stageira/Stagira) – Felsefenin temel konularını şekillendiren filozof.
Epikuros (Samos/Samos) – Hedonizmi rasyonel bir mutluluk arayışı olarak yeniden tanımlayan filozof.
Anadolu Adalarından Çıkan Önemli Kişiler:
Homer (İzmir/İzmir veya Sakız Adası/Sakız Adası) – Epik şair, Batı edebiyatının temellerini atan.
Pittakos (Midilli/Midilli) – Antik Yunan’ın Yedi Bilgesi’nden biri.
Alkaios (Midilli/Midilli) – Kişisel ve politik şiirleriyle tanınan şair.
Sappho (Midilli/Midilli) – Kadınlar arasındaki ilişkileri ve duygusal yoğunluğu işleyen şair.
Pisagor (Samos/Samos) – Matematikçi ve Pisagor teoremini formüle eden filozof.
Hipokrat (Kos/Kos) – Tıp biliminin babası, tıbbi etik ve uygulamalar üzerine çalışmalar yapmıştır.
Görebileceğiniz üzere bu isimlerin çok büyük bir bölümü, klasik Yunan medeniyeti henüz ortaya çıkmadan da var olan eski Luwi şehirleri ve toprakları üzerine kurulu Batı Anadolu coğrafyasından geliyor.
Ancak, Dr. Zangger’in eleştirisi daha da derinlere iniyor. İkinci haritası, Avrupa merkezli bir tarih anlayışının Ege’nin doğu yakasındaki tarihsel ve arkeolojik önemi olan yerleri ve medeniyetleri göz ardı ettiğini ve bu bölgelerin tarihi katkılarını yeterince takdir etmediğini gösteriyor. Zanggere göre 19. Yüzyılda çalışan erken arkeologlar ve kaşifler konu Ege olunca Anadolu’yu özellikle kapsam dışında bıraktılar. Truva gibi önemli yerleri Miken ve Knossos gibi tarihi kalıntılardan çok önce bulmuş olmalarına rağmen, bu buluntuların yorumlanmasında ve Luwilerin ayrı bir halk ve medeniyet olarak tanımlanmasını hiç bir zaman yapmadılar.
Avrupa’yı ayrı ve kendi kendine gelişmiş bir medeniyetin doğduğu coğrafya olarak tanımlama çabasının bir parçasının da, Ege’nin doğu yakası yani Anadolu gibi diğer zengin tarihsel mirasları gölgede bırakmak olduğunu vurguluyor.
Bu görselleştirme, Batı’nın kendi tarihini yeniden değerlendirme ve geniş bir coğrafyada yayılan zengin kültürel mirası tanıma ihtiyacını ortaya koyuyor. Anadolu’nun bu unutulmuş mirasını aydınlatmak, geçmişin gizemli sayfalarını yeniden yazmak ve Ege’nin tam bir tarihini anlamak için elzemdir. Bu, sadece daha adil ve kapsayıcı bir tarih anlayışına doğru bir adım değil, aynı zamanda geçmişin daha doğru bir şekilde anlaşılmasına olanak tanıyan bir yaklaşımdır.
Kaynak : Siyaset Kahvesi
Yazan : Melih R. Çalıkoğlu
İlk Yayın Tarihi: 8 Kasım 2023
Comments